15 Mayıs 2012 Salı

Tuz Han









                                                                                                                                                                        
Uzunçarşı’da Tuzpazarı Caddesinde bulunan eski bir han. Küçük bir handır.
Kütahya Hanı karşısındadır. Kara Timurtaş Paşa oğlu Umur Bey’in yaptırdığı bir handır. Vakfı, 1491 tarihlidir.
Hanın etrafında 14 yığma sütun olup, revaklar ahşaptır. 1901 yılındaki büyük yangında han tahrip olmuştur. Duvarları kesme taş ve tuğla ile örülmüş olan bu yapı, küçük bir handır.
Yine diğer Osmanlı hanları gibi dikdörtgen bir avlu etrafına iki katlı olarak sıralanan odalardan oluşur. Ravakların üzeri kubbe ve tonozlarla örtülüdür. Odaları üzeri ise beşik tonoz ile örtülüdür. Üst Katta on sekiz, alt katta on yedi odası vardır.




 




Koza Han








Bursa Ulu Camisi ile Orhan Camisi arasında bulunan Koza Hanı’nı, Sultan II.Beyazıt’ın İstanbul’da yaptırdığı Beyazıt Külliyesine akar olarak 1490-1491 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Mimarı Abdul-ûlâ bin Pulad Şah, inşaat emini de Sücca bin Karaca’dır.

Koza Hanı çeşitli dönemlerde Han-ı Cedid Evvel, Şimşek Hanı, Sırmakeş Hanı, Beylik Kervansaray, Beylik Han-ı Cedidi Amire, Beylik Yeni Kervansaray isimleri ile de anılmıştır.

Han dikdörtgen bir avlunun çevresinde iki katlı olarak yapılmıştır. Doğusunda ise ahır ve depoların bulunduğu ikinci bir avlu bulunmaktadır. Hanın kuzeyindeki giriş kapısı taş kabarma bezeli abidevi bir görünümdedir. Girişin iki yanında dükkanların sıralandığı bir üst yapıya sahiptir. Üst kattan güneye, avluda depolara ve Orhan Camisi yönüne açılan üç kapısı daha bulunmaktadır. Üst katta 50, alt katta 45 odası olan hanın avlusunun ortasına bir mescit yapılmıştır. Sekiz yüzlü olan mescit, köşelerindeki sekiz ve arkadaki bir ayak üzerindedir. Alt kısmında şadırvan vardır.

Orijinal durumunda hanın üzeri kubbe ile örtülü iken, yapılan onarımlarla üst örtüsü çatıya dönüştürülmüştür.
Raif Kaplanoğlu
Bursa şehrinin göz bebeği, Osmanlı'nın mirası, tarihin derin dokuları, doğallığın tadı, ipeğin zerafeti, ıhlamur kokularının yayıldığı, güneşin başka aydınlattığı, fotoğraf sanatçıların vaz geçilmezi, ressamların tablolarına hayat veren, yerli ve yabancı tursitlerin Bursa' ya uğramadan geçemedeği, güler yüzlü esnafı ve çalışanları, dünyaca tanınan sanat şahaseri, "KOZA HAN". Koza Han 1491 yılında Sultan II.Beyazıd tarafından dönemin en iyi mimarlarından Abdül ula bin Pulat Şah`a İstanbul`daki eserlerine vakıf olarak yapılmıştır. Koza Han, geniş, dikdörtgen bir avlunun çevresinde iki katlı olan han'dır. Tam ortasında küçük ama muhteşem duruşu ile bir mescidin altında şadırvan. Mağazalarında kaliteli çeşitli ipek kumaşlar, ipek eşarplar, ipek şallar, aksesuarların yanında çeyiz ve ev tekstili ürünleri, iç giyim, gümüş ve değerli hediyelik eşyaların satışı yapılmaktadır.
Bursa'da Ulu Cami ile Orhan Cami arasında bulunan Koza Han 1491’de II. Bayezid tarafından dönemin mimarlarından Abdül ula bin Pulat Şah'a İstanbul’daki eserlerine vakıf olarak yapılmıştır.Koza Han eskiden ipek böceği kozalarının satışının yapıldığı bir yerdi.Kozalardan elde edilen ipek kumaşlar Bursa'nın tekstil merkezi olmasında ilk rolü oynamıştır.Bursa ve çevresinde yaşayan kendilerini Manavlar olarak ifade eden yaklaşık 1000 yıldır bu topraklarda yaşayan Türkler İpek Böceği üreticiliğini yüzyıllardır yapmaktadırlar. Ortaasya'dan gelen bu gelenek burada da sürdürülmüştür.Son yıllarda sentetik (petrol ürünlerinden elde edilen) iplik ve kumaşlar yüzünden ipekböceği üreticiliği çok azalmıştır.Ancak atalarımızdan gelen bu önemli meslek ile üretilen ipek kumaşlar marka olmak isteyen moda sanayi için vazgeçilmemesi gereken materyallerdir.Koza Hanın içinde geniş, dikdörtgen bir avlunun çevresinde iki katlı olan han 95 odalıdır, tam ortasında küçük bir mescidin altında bir şadırvan vardır.Odalar artık mağaza halini almıştır. Hanın doğusunda eskiden konaklamaya gelenlerin atlarını bağladıkları ahır ve depoların bulunduğu Dış Kozahan denilen ikinci bir avlulu bölüm vardır.Uzunçarşı’ya mavi çinilerle süslü bir taç kapı ile açılır.Bu süslü kapı açık çarşı ve kapalı çarşı'ya açılır.Eski zamanlarda değişen adları;Ceddid-i Evvel,Şimşek Hanı,Beylik Kervansarayı,Beylik Hanı,Cedid-i Amire ve Yeni Kervansaray'dır.Koza Han halen Bursa ekonomisine ipekçilik alanında katkılarını sürdürmektedir. Üst katında ipek mamüllerini satan kaliteli dükkanların yanısıra alt katta da kafeteryalar mevcuttur.Hem ziyaret,hem ticaret hem de dinlenmek için Bursa'nın vazgeçilmezidir.

Fidan Han














Bursa’nın en güzel hanlarından biri olan Fidan Hanı, Sadrazam Mehmet Ağa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.XV. yüzyılda,İbrahim Paşa, 1474 yılında Şehzade Mustafa’nın ölümüne sevindiği ve matem giysisi giymediği için öldürülmüştür.

XV.yüzyıl yapısı olan han iki avluludur. Ahırlar ve diğer yan bölümlerin bulunduğu kısım bugünkü dükkanların olduğu yerdedir. Hana güneydeki çarşıdan girilmektedir. İç avlu 46.00x42.00 m. ölçüsünde kareye yakın dikdörtgen planlı olup, iki katlı revakların ayakları ve kemer yüzleri tuğla ve moloz taşla işlenmiştir. Ortasında bir havuz ve mescidi vardır. Birinci avlu üzerindeki hanın altta 48, üstte 50 olmak üzere 98 odası vardır. Alt kattaki odalar ve revaklar tonozlarla, üst katta revaklar kubbeli, odalar ise tonozla örtülmüştür. Çarşı tarafındaki alt kat odaları dışında kalan odalar birer pencere ile aydınlatılmıştır.

Uzuncarşı’nın kuzeyinde, Koza Hanı’nın karşısındadır.  Hanın zemin kotu oldukça düşüktür. Bu hana bir zaman yem için saman getirildiği için, Samanpazarı da denilmiştir. Kareye yakın bir iç avlu etrafında sıralanan iki katlı revak ile odalardan oluşan han, Bursa’nın en önemli hanlarındandır. Duvarları iki sıra tuğla, bir sıra moloz taşı ile örülmüştür. Arka duvarları tümüyle moloz taşıyla örülmüştür. Revakların sivri, kemerleri ise tuğladan yapılmıştır. Hanın alt kat revakları tonozla, üst kat revakları ise kubbe ile örtülmüştür. Kubbe ve üst örtüsü kiremitle örtülüdür. Hanın doğu ve güneyinde birer kapısı vardır. Hanın alt katında kırk sekiz, üst katında ise elli oda bulunur. Çarşı tarafındaki odalar dışındaki diğer tüm odaların dışarıya bakan bir penceresi bulunur. Pencerelerin üzerinde, bir kuşak halinde tuğla süslemeler vardır. 1561, 1603, 1656, 1760 yıllarında onarımlar gören handa birçok değişiklikler de yapılmıştır. Halen sağlam ve faal durumdadır. Son derece geniş ve büyük bir han olan Fidan Han’ın içinde çok sayıda ağaç vardır.
Ayverdi, bu hanın Bursa’daki en büyük han olduğunu yazıyor. Avlusu 46X42 metre boyutlarındadır. Tuzpazarı Camii ile han arasında, hanın ahırları ve kervansarayları varmış. Daha sonra Koça, İpek ve Eski-Yeni Hanlar gelmekteymiş. Yapı, Vakıflar Genel Müdürlüğü malıdır.

Fidan Handa 105 adet dükkan bulunmaktadır, bu dükkanların geneli Kafe ve Tekstil üzerine satış yapmaktadır.

Eski İpek Han











İvaz Paşa Camisi’nin yanında olup, Bursa’nın en büyük hanlarındandır. Arabacılar, Sultan ve Eski İpek Han olarak da isimlendirilen hanı, Çelebi Sultan Mehmet Mimar İvaz Paşa’ya, Yeşil Külliyesi’ne gelir sağlamak amacı ile yaptırmıştır.

Yontma taş ve tek sıra tuğladan inşa edilen ve kaynaklardan bu hanın avlu etrafında iki katlı olup, alt katında otuz dokuz, üst katında da kırk iki odası olduğu öğrenilmektedir. Son yıllarda yapılan restorasyonlar sırasında han ilk yapımından oldukça uzaklaşmış, yalnızca batı bölümü ayakta kalabilmiştir. Yine kaynaklardan öğrenildiğine göre avlu ortasında 12 köşeli, kaba yontma taş ve tuğladan yapılmış bir mescit bulunuyordu.
Altta 2 metre kesme taş, üst tarafı ise tümüyle tuğladır. Bu yönüyle de diğer hanlara benzemez. Hanın zemin katında otuz dokuz, üst katta da kırk iki oda vardır.
Han, ilk zamanlarda ipekçilerin toplandığı yer olduğu için İpek Hanı olarak anılmıştır. Ancak XIX. yüzyıldan son yıllara kadar faytoncuların ve otomobil tamircilerinin toplandıkları yer olduğu için Arabacılar Hanı olarak da anılmıştır.
 1557, 1632, 1742 ve 1775 yılları ile, yakın zamanlarda yapılan onarımlar ile büyük ölçüde yenilenmiştir. Maksem’den Şehreküstü’ne inen Mecidiye Caddesinin açılması sırasında hanın bir bölümü yıkılmıştı. 1958 yangınından sonra han tekrar aslına uygun olarak onarılmıştır. Hanın sadece batı bölümü özgün olup, diğer bölümleri yenidir. Avlunun ortasında da on iki köşeli şadırvanlı bir mescit vardı. Ancak bugün sadece yeni yapılmış bir şadırvan vardır. Bahçesinde yaşlı olmayan bazı çınar ağacı vardır. Hanın orijinal batı revaklarında görülen tuğla süslemeler, Bursa’nın hiçbir hanında görülmez ve çok hoştur. Hanın tek girişi doğudandır. Bir de güneydoğu köşesinden, olasılıkla sonradan yapılmış bir giriş vardır. 1970’li yıllara kadar hanın büyük bölümü kullanılmazken, daha sonraki yıllarda başta tekstil olmak üzere çok sayıda ticarethane açılarak faal duruma gelmiştir. Hanın batısındaki ve kuzeyindeki dükkânların çoğu kapı açarak yapının özgünlüğünü bozmuştur.

Bali Bey Hanı






Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk üç katlı hanı olma özelliği taşımaktadır.
Bursa’da yapılmış önemli ticari mekânlardan biri. Hisar Kapı altında, Kırkmerdivenler yanındadır.
Bâli Bey, Yenişehir’deki mescit ve imaretine gelir getirmek amacıyla yaptırmıştır. Osmanlı devletinin ilk devir ünlü devlet adamlarından Hamza Bey’in (oğlu Ahmet Çelebi’nin) oğludur. 898/1493 yılında yaşamını yitirmiştir. Birçok vakfı vardır. Bursa’da bir cami ile bu hanı yaptırmıştır.
Yenişehir’deki Bâlibey Camii ve külliyesini de Bâli Bey yaptırmıştır. Bâli Bey’in mezarı da Karacabey’dedir. Gazi Timurtaş Paşa mezarının karşısında bulunan han, Bursa’da üç katlı olarak yapılmış yegâne handır. Hemen Okçu Baba Türbesi yanındadır. Bu nedenle türbede yatan Nusret Paşa’nın vakfına ait arazide yapıldığı belgelerden anlaşılmaktadır. Altmış dört odası bulunan hanın büyüklüğü ve güzelliği, kalıntılarından anlaşılmaktadır.
Ayverdi, ‘şimdi eseri kalmadığını’ yazıyorsa da doğru değildir. Hanın büyük bölümü ayaktadır. Sadece Kırkmerdivenler’in yapılması sırasında kısmen yıkılmıştır. Bir de yola bakan bölümleri yıkılmıştır.
Balibey Han, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin çalışmaları ile 2006 yılında restore edilmeye başlanmış ve 2008 yılında şehriyle buluşturulmuştur.

Pirinç Han








Bursa Çarşısında, Bakırcılar Çarşısı ile Zafer Çarşısı arasında ,Ulu Cami’den aşağıya inen yolun sonunda, İvaz Paşa Camisi’nin karşısındadır. İpek Hanı yanında bulunan hanı, 1508 yılında, Sultan II. Bayezıt, İstanbul’daki vakıflarına gelir sağlamak amacıyla yaptırmıştır.
Hanın mimarı Yakup Şah ile Abdullah oğlu Ali’dir. Önceleri tahıl, özellikle de pirinç satılan han olduğu için bu adı almıştır.
Büyük bir avlunun çevresinde, iki katlı olarak sıralanmış revaklar ve onların arkasında odalardan oluşur. Üst katta otuz sekiz, alt katta ise kırk oda vardır. doğu tarafında olan tek girişindeki taç kapı son derece gösterişlidir. Yangından sonraki tamirat sırasında batı tarafındaki kapı sonradan yapıldığı gerekçesiyle kapatılmıştır.
Duvarları üç sıra tuğla ve moloz taşı ile örülmüştür. Hanın önünde bulunan iki sıra dükkânlar, 1519 yılında yanmış ve sonradan onarılmıştır. Han 1519, 1630, 1644, 1670 yılları ile 1855 depremi sonrasında önemli tamirler görmüştür. Restorasyon sırasında, 1985 yılında, 67’si Venedik, 36’sı Osmanlı parası olan 103 adet altın sikke bulunmuştur. 1955 yılındaki bir gazete haberine göre burada sabunhaneler bulunuyormuş.
Bursa’nın en güzel hanlarından olan bu hanın kapısının önünde tarihi bir çınar vardır. Çınarın çevresi 7,10 m’dir. Han, 16 yıldır aslına uygun olarak onarılmaktadır. Cumhuriyet Caddesinin açılması sırasında kuzeydoğu köşesindeki bazı hücreler yıkılmıştır. Bu yıkılmış birkaç oda dışında han, büyük ölçüde aslına uygun biçimde onarılmıştır.Hanın büyük bölümü özel şahısların malıdır.

KUBBELİ HAN









Hal binası olarak yapılmıştır.Eski Hal diye de geçer.4 giriş kapısı,özgün mimarisi ile tamamen kapalı olmasına rağmen apaydınlıktır. Han olarak yapılmamış olup sadece isminde vardır.Tuz Pazarı çarşısının ta ortasındadır.

Peynir,Tereyağ,zeytin,bakliyat,pastırma,zeytinyağ,bal,pekmez ve envai çeşit şarkuteri ürünleri vardır.Meşhur İskender Kebabın tereyağı buradandır.
Peynirin her çeşidi en kalitelileri Kubbeli Handa bulunur.

Kubbeli Handa 25 adet dükkan bulunmaktadır, bu dükkanların geneli Süt Ürünleri ve Bakliyat üzerine satış yapmaktadır.

Kapan Han


Atatürk Caddesi üzerinde, Ulucami’nin hemen batısındadır. Han, Sultan I. Murat tarafından, XIV. yüzyılın ikinci yarısında yaptırılmıştır.
Aslında Kapan, alım satım yapımı sırasında devletin vergi aldığı han anlamına gelmesine karşın, bazı belgelerde bir otel gibi kullanıldığı da anlaşılmaktadır. Zamanla kapan işlevini yitirmiş olmalıdır. Son yıllarda Yağ Kapanı olarak anılmaktaydı.
Yapıldığı yıldan bu yana birçok onarımlar gören han, büyük bir avlu çevresine sıralanan iki katlı ve revaklara açılan odaları bulunan büyük bir han idi. 1685 yılında hanın 29 odası bulunuyormuş. 1614, 1684, 1511 yıllarında esaslı tamirler görmüştür. Yol genişletilmesi nedeniyle, Vali Reşit Mümtaz Paşa döneminde, yapının güney tarafı tamamıyla yıkılmıştır. Kâzım Baykal’a göre 1950 yılında muazzam kapısı sağlam durumdaymış. Hatta o devirden kalma kantar ve okkaları da varmış. Önceleri han, karşıdaki Güngörmez Mescidi’ne kadar uzanmaktaydı. Bugün üzeri tonozla örtülü girişi ile, kuzey kolundan çok az oda kalmıştır.
Hanın karşısında Pars Bey’in yaptırdığı Doğangözü adıyla bir başka han daha varmış; ancak bu han 1738 yılında arsaya dönüştürülmüştür.

Galle Han




Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan han, günümüzde büyük ölçüde tahrip olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı Semiz Ali Paşa (öl. 1564) tarafından, XVI. yüzyılda yaptırılmıştır.
Han, Yeni Galle adıyla da anılmaktadır. İki katlı olan hanın duvarları kesme taş ve tuğla ile örülmüştür. Alt ve üst katta bulunan odaların önünde revaklar vardır. Belgelere göre handa sürsat zahiresi satılmakta olup, Koza ve Mahmutpaşa Hanı’ndan sonra üçüncü derecede önemli han olduğu görülmektedir. Anadolu’ya gönderilen buğdaylar burada hazırlanmaktaydı.
1690 ve 1844 yılında onarımlar görmüş olan han, Cumhuriyet Caddesi tarafında ikiye bölünmüştür. Hanın bir bölümü Karakadı caddesinin karşısında kalmışken, bir kısmı da İnönü Caddesi kıyısında kalmıştır. Bu nedenle harap durumda bulunan hanın ayakta kalan alt kat odaları çeşitli işyerleri olarak kullanılmaktadır. Han, özel kişiler tarafından sürekli tahrip edilerek, içinde kaçak yapılar oluşturulmaktadır. Hanın ortasında bulunan tarihi çınar ağaçları bugün yoktur. Hanın yanında bulunan çini çeşmeden de bugün bir iz yoktur. Oldukça büyük olan hanın özellikle doğu revakları ve odalarıyla kuzeyindeki revakların bir kısmı sağlam durumdadır. Kuzeyindeki kapı da son derece sağlam olup, demir kapısı bile bulunmaktadır.
Her geçen gün tahrip olan han içinde bazı apartmanlar bile yapılmıştır. Yapının bir an önce onarılması gereklidir.